ÇOBAN
Zeytunburnu metro istasyonun hemen yanında koskoca bir yeşil alan vardır..Anayolların,binaların arasında.Güzelce de bir yerdir orası..Adı da ''çırpılan çayırı'' dır bu yerin...
***
İstanbul çalkalanıyor..Fuhuş,hırsızlık,cinayetler v.s almış başını gidiyor..Padişah bir taraftan,nazır bir taraftan valiyi sıkıştırıyorlar.Vali de istiyor iyi olsun ama emirlerine kimseyi itaat ettiremiyor.Ne yapsa nafile...Baktı ki olacak gibi değil,İstanbul'u terketmeye karar veriyor.Tasını tarağını toplayıp gizlice kaçacak İstanbul'dan.Bir gece tebdil-i kıyafet bir vaziyette şehirden çıkıyor. Yolda da kimseye görünmemek için patikalardan,tepelerden geçerken bir çobanla karşılaşıyor ve biraz muhabbetleri oluyor.Vali çobanın konuşmalarına hayran kalmış.Allem kallem lafı siyasete getiriyor:''Ne olacak bu İstanbul'un hali? ''
Çoban ''Ne var ki İstanbul'un halinde'' diyor..''E..görmüyor musun vaziyeti..''diyor vali '' fuhuş,cinayet,hırsızlık..Almış başını gidiyor...Vali de bişey yapamıyor..Hani belki o da istiyor da emirlerini dinletemiyor.''Çoban kendinden emin...''İstanbul'un yönetimini bana versinler,iki günde herşeyi haline yoluna koyarım'' diyor.Vali ''nasıl'' diye sorsa da bi cevap alamıyor.Sonunda ''benim hatırı sayılır arkadaşlarım var.Seni onlara götüreyim,sen bu işi hallet'' diyor ve İstanbul'a dönüyorlar.. Vali bir fırsatında kimliğini açıklıyor ve çobana iki günlük tam yetki verdiğini söylüyor..
***
Çoban görevinin ilk günü bir bildiri yayınlar:''İstanbul'u yöneten kim varsa yarın felan yerde olacak..Gelmeyenin kellesi vurulacak''
Bunun üzerine İstanbul'da yönetici konumundaki herkes belirtilen yerde belirtilen zamanda hazır ve naZır bir şekilde bulunuyorlar...Sonunda çoban mevkiiye geliyor.Gür bir sesle ''Herkes donunu indirsin'' diyor.Adamlar böyle bir emre şaşırıyorlar haliyle.Bir uğultu başlıyor bekliyenler arasında..İnzibatlardan birine vur emri veriliyor ve adam yere seriliyor...Bekleyenler endişeli bir şekilde donlarını sıyırıveriyorlar..
Baksalar ki kişilerin %70 i sünnetsiz..Çoban emir veriyor:''Bu sünnetsizlerin hepsi bir çırpıda çırpıla..''o günden sonra oranın adı ''Çırpılan çayırı''olarak kalıyor..
***
O günden sonra İstanbul bir rahat nefes alır ve problemler hallolur..Lakin güzel ülkemizin şuanki durumu gösteriyor ki bizim yeni bir çobana ihtiyacımız var! ! ..