KORU KÖYÜ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Hoşgeldiniz, Misafir.
Son Ziyaretiniz: Perş. Ocak 01, 1970
Toplam Mesajınız: 0


 
AnasayfaKapıLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
< class="" height="25"> KORU KÖYÜ FORUM
 Kapı
 Indeks
 Üye Listesi
 Profil
 SSS
 Arama
Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
< class="" height="25"> En son konular
» Yunus Emre (GÜLCE-BAHÇE)
Yunus Emre (GÜLCE-BAHÇE) EmptyPerş. Şub. 24, 2011 4:47 pm tarafından

» Ozan Dede Korkut
Yunus Emre (GÜLCE-BAHÇE) EmptyC.tesi Ara. 04, 2010 10:30 pm tarafından

» ARTİN AGOPYAN KİMDİR
Yunus Emre (GÜLCE-BAHÇE) EmptyPaz Eyl. 05, 2010 4:39 am tarafından

» Dirse Han Oğlu Boğaç Han Destanı(GÜLCE BULUŞMA
Yunus Emre (GÜLCE-BAHÇE) EmptyPerş. Mayıs 13, 2010 4:23 pm tarafından

» YAŞAR HOCA'YA SONSUZ TEŞEKKÜRLER
Yunus Emre (GÜLCE-BAHÇE) EmptySalı Mart 16, 2010 10:08 pm tarafından

» Türkçe olan herşeyi yasakladılar
Yunus Emre (GÜLCE-BAHÇE) EmptyCuma Şub. 26, 2010 10:44 pm tarafından

» BAYRAM GELENEKLERİMİZ
Yunus Emre (GÜLCE-BAHÇE) EmptySalı Ekim 27, 2009 12:31 pm tarafından

» ŞAKİRT ANLATIYOR
Yunus Emre (GÜLCE-BAHÇE) EmptySalı Eyl. 08, 2009 11:27 pm tarafından

» Bunları Not Alınız
Yunus Emre (GÜLCE-BAHÇE) EmptyC.tesi Ağus. 29, 2009 11:11 pm tarafından


 

 Yunus Emre (GÜLCE-BAHÇE)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
vuslati
Admin



Mesaj Sayısı : 126
Kayıt tarihi : 24/12/08

Yunus Emre (GÜLCE-BAHÇE) Empty
MesajKonu: Yunus Emre (GÜLCE-BAHÇE)   Yunus Emre (GÜLCE-BAHÇE) EmptyPerş. Şub. 24, 2011 4:47 pm

Yunus Emre (GÜLCE-BAHÇE)

-I-

Yunus diye görünen,
Ete kemiğe bürünen.
Tasavvufun ve hoş görünün piri,
Sultanların sultanı.
Türk halk şiirinde
Heceye, aruza ve divana iz düşüren
Şaire öncü ozan.
Deryalara sığmayan Koca Yunus.
İlden ile dilden dile
Gönülden gönle yüzyılları aşıp gelen
Derviş Yunus.
İster misiniz kendi dilinden,
Kendi anlatımından tanıyalım O’nu.

Özüm ile bil eyledim,
Halk dilini bal eyledim,
Gelip gitmez cemre ile
Dikenleri gül eyledim.

Gönüllerde açan benim,
Kanatlanıp uçan benim,
Adımızdır Yunus Emre
Hak şarabı içen benim.

Nefisten önce gidenim,
Toprağa girmiş bedenim,
Seksen iki yıllık ömre
Âlemi sığdıran benim.

Türkmen ola köyüm ilim,
Bu dünyaya geliş yılım,
Bin iki yüz otuz sekiz
Rivayetçe söyler dilim.

Garip derviş bu abdala,
Malum olmuş ise kula,
Yıl bin üç yüz yirmide
Hak üzere bindim sala,

Ha Sarı köy ha Karaman,
Geliş yönümüz Horasan,
Doğum, ölüm tarihimiz
Önemli mi yer ve zaman.

Ben bildiğimi yazarım,
Değmedi kula nazarım,
Gönüllerin sultanıyım
On yerdedir bir mezarım.

Âleme ayan durumum,
Vahdet-i vücut yorumum,
Tanrı’nın özüne varmak
Işığı sönmeyen bir mum.

Söylenceler bana yakın,
Velâyetname’ye bakın,
Anadolu köylüsüyüm
Yabana atmayın sakın.

Zaman on üçüncü yüzyıl;
Savaşlar, işgaller, yağmalar, ağır vergiler,
Can ve mal kaygısı, kıtlık, kargaşa…
Anadolu’da çöküntü dönemi.
Ve Moğol akınları sebebiyle
Horasandan akın akın Anadolu’ya gelen erenler;
Maneviyat erlerinin can veren sesi,
Ve tasavvufun filiz filiz yükselmesi…

Bir yıl kıtlık olunca fakir düştüm iyice,
Heybeme alıç alıp vardım Hacı Bektaş’a.
Eşiğine yüz sürdüm koydu beni misafir,
Boşa koydu almadı buğday diye direndim.

Keramet ve inayet O’nda idi bildiğim,
Daha ısrarcı oldu dinlemedim sözünü.
Aldığım buğday ile geri teptim himmeti,
Aklım geldi başıma döndüm geri dergâha.

Bırakıp buğdayını dedim isterim nefes,
Nasibin O’na geçti Taptuk Emre’de kilit,
Büyük pir büyük veli beni özümden yakıp,
Git istersen sen O’na diye gösterdi yolu.

Söylenceye devam dilden,
Dere tepe aşıp belden,
Yunus’u Yunus yapacak
Taptuk’a erdim gönülden.

Her
Derviş
Bir görev
Üstlenmişti,
Kırk yıl süreyle
Doğru olanından
Ben de odun taşıdım,
Üşenmeden yorulmadan
Her gün Bektaşi tekkesine.
Mürşidim olmuştu Taptuk Emre,
Pişerek, hoş görüyle dolup taştım.
En güzel teslimiyet örneği vererek,
Görev aşkıyla yanıp memleketler dolaştım;
Ve Azerbaycan yurdundan Şam’a kadar ulaştım.

Sohbetim oldu Mevlana ile.
Dedim ki:
Mesnevi’yi
Uzun yazmışsın
Ben olsaydım eğer
Şu söze sığdırırdım:
‘Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm’

-II-

‘Bu dünya bir gelindir, yeşil kızıl donanmış
Kişi yeni geline bakıbanı doyamaz’

Bu denli dünyaya bağlı iken,
Mecazi aşktan gerçek aşka eriştim.
Ve dedim ki:
‘Canlar canını buldum, bu canım yağma olsun
Assı ziyandan geçtim dükkânım yağma olsun! ’
Sözden öze, ayrılıktan vuslata, şeriatten hakikate,
Kulluktan sultanlığa ulaştım.

‘Taptuğun tapusuna
Kul olduk kapısına
Yunus miskin çiğ idik
Piştik elhamdülillah’

‘Benem ol aşk bahrisi denizler hayran bana
Derya benim katremdir zerreler umman bana’
Diyerek;
Renkten renge boyandım:
Kâh Âdem’le Cennet’ten kovuldum,
Kâh Nuh’un gemisine bindim.
Miraca çıktım kimi zaman...
Ateşte İbrahim oldum, İbrahim’e de ateş,
Mansur’la asıldım, ama ona urgan olan da kendim oldum...
Bazıları okuryazar olmadığımı söylese de;
‘Dört kitabın mânâsın okudum hâsıl ettim
Aşka gelince gördüm, bir uzun hece imiş’ dedim.
Gerçeğe, Tanrı’ya, evrensele,
Her şeyin özüne varmak için;
‘Şeriat-tarikat-marifet-hakikat’ ile
Tasavvuf felsefem ve görüşlerimle
Ben kendime yakın durdum.
Hamuru pak yoğurduk
Sizi siz eden olduk
Anadolu Türkçesini Karacaoğlanlara,
Pir Sultan Abdallara ve Âşık Veysellere
Varıp devreden olduk.
Ve dedik ki:
.’Elif okuduk ötürü
Pazar eyledik götürü
Yaratılanı hoş gördük
Yaradan’dan ötürü’

Bakın bir söylence daha:
Molla Kasım diye biri vardı.
O’na şiirlerimi yazılı olarak götürdüler;
Başladı okumaya.
Her okuduğunu yaktı dine, şeriata aykırı diye.
Binlercesini yaktıktan sonra suya atmaya başladı;
Yaktı suya attı, yaktı suya attı,
Attı attı attı...
Derken:
‘Yunus Emre bu sözü eğri büğrü söyleme
Seni sigaya çeken bir Molla Kasım gelir.’
Bunu görür görmez titreyip tövbeye geldi.
Yakmadığı suya atmadığı şiirleri bir hazine gibi sakladı.
İşte bunun için, binlercesini göklerde melekler,
Binlercesini denizlerdeki balıklar,
Kalan binlercesini de insanlar söyler dururlar.
Ve sahte dervişlere şunu dedim:
‘Dervişlik olaydı tac ile hırka
Biz de alırdık otuza kırka’

Kimi aruz kimi hece şiirlerimden oluşan,
‘Divan’ adlı bir eser var sevenlerimle buluşan.

Mesnevi tarzında,
Beş yüz yetmiş üç beyitten teşekkül eden
Bin üç yüz yedide yazılmış
Bir de‘Risaletü'n – Nushiyye’ öğütler kitabım var.
Yunus Emre dışında,
Yûnus, Yunus Dedem, Miskin Yunus,
Âşık Yunus, Bî-çare Yunus, Tapduk Yunus,
Koca Yunus, Derviş Yunus
Mahlaslarını kullandım şiir şiir gönül gönül.

-III-

Değil isem okuryazar,
Mısra mısra bakın bana,
Ayet hadis dini ilim
Bilin benden yakın bana.

Bulunmaz bizlerde vehim,
Aruz hece aldı sehim,
Arapça Farsça da yazdım
Halk dili Türkçe tercihim.

Mevlana’nın çağdaşıyım,
İnsanlığın yol başıyım,
Ilgıt ılgıt çağlarım ben
Dertlilerin gözyaşıyım.

Hak Tanrı’nın aşığıyım,
Dost yolunun eşiğiyim,
Kaynaşmışım ben benimle
Geleceğin ışığıyım.

İşte benim görüşüm;
Tasavvuf anlayışım, inanç sistemim:

Yaşayışım sistemim Kuran’da öze gitmek;
Beni ben kılan Hak’ka aşk ile gönül verip,
Tek bildiğim gerçeğin sırlarını keşfetmek.
İlmin adı tasavvuf Vahdet-i Vücud olup;
Zatından sıfat sıfat tüm evreni doldurup,
Bilinen bilinmeyen tecellisine yetmek.
Tek varlık olan Allah, önsüz ve sonsuz görüp,
Eşi ve benzeri yok, zıddı yok bunu bilip,
Âlemlerde oluşu her ismiyle fark etmek.

‘Baştan ayağa değin, Haktır ki seni tutmuş
Haktan ayrı ne vardır, Kalma guman içinde

Âdem yaratılmadan can kalıba girmeden
Şeytan lanet olmadan arş idi seyran bana’

Bilinmekliği bildirdi İlahi kudret ile
Ve ilk tecelli ilk cevher ilk hakikat Muhammed

‘Yaratıldı Mustafa, yüzü gül gönlü safa
Ol kıldı bize vefa, ondandır ihsan bana
Şeriat ehli ırak eremez bu menzile
Ben kuşdili bilirim, söyler Süleyman bana’

Sonra aşikâr kıldı Misal Hayal Âlemi,
Toprak dağlar ağaçlar en sonunda Âdemi.

‘Mani evine daldık, vücuda seyran kıldık
İki cihan seyrini, cümle vücudda bulduk
Yedi gök yedi yeri, dağları denizleri
Cenneti cehennemi, cümle vücudda bulduk

Tevrat ile İncil’i, Furkan ile Zebur’u
Bunlardan beyanı cümle vücudda bulduk
Yunus’un sözleri hak, cümlemiz dedik saddak
Kanda istersen anda Hak, cümle vücudda bulduk’

Ve dedik ki:
‘On sekiz bin âlemin cümlesi Bir içinde
Kimse yok Bir’den ayruk, söylenir Bir içinde
Cümle Bir onu Birler, cümle ona giderler
Cümle dil onu söyler, her Bir tebdil içinde’

Özümüzde olan Hak’tır,
Canlıya değişim haktır,
Varlık yokluk bize göre
Gerçekte bir ölüm yoktur.

Tüm evrenler insan için,
Farklı yapı farklı biçim,
Âdem’den önce ne oldu
Sorguladım niye niçin.

İnsanı kâmil olmaya,
Bulup da öyle kalmaya,
Böylece yöneldim cana
Arandım Hak’kı bulmaya.

Benliğinden kim sakındı,
Şah damarımdan yakındı,
Allah’a ulaşmak için
Bu can kendine bakındı.

Dostun sevdasıyla soldum,
An geldi ben beni buldum,
Korkularımdan kurtulup
O’nu görüp mesut oldum.

Gizli olan Allah değil,
İnsanoğlu ilah değil,
Yaradan’ı bende gördüm
Bunu demek günah değil.

Âlemle kaynaşıp bittim,
Hak’kı müşahede ettim,
Evrendeki asıl aşkla
Her şeyin özüne gittim.

-IV-

Bir can olsam düşün ile buluşan,
Alır aklım âlemlere doluşan,
Maşukuna erişmeye çalışan,
Çileli bülbül olurum.

İkilemler düğümüne ulansam,
Çöze çöze encamına bulansam,
Varlık ile deryalarda dolansam,
Her gönülde gül olurum.

Selam olsun selam alıp salana,
Der Vuslatî artı olsak kalana,
Bulduğumu vermek için alana,
Yunus dilli tel olurum.

Osman Öcal
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://korukoyu.yetkin-forum.com/portal.htm
 
Yunus Emre (GÜLCE-BAHÇE)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KORU KÖYÜ :: EDEBİYAT :: KENDİ ŞİİRLERİMİZ-
Buraya geçin:  
Yetkinforum.com | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar