“ÇIRPINIRDI KARADENİZ” ŞİİRİNDEN DOLAYI ÖLDÜRÜLDÜ
Halilova sözlerini şöyle sürdürdü: “Esaret altında yaşamayan insanlar özgürlüğün kıymetini bilemezler. 1918 yılında Mehmet Emin Resulzade önderliğinde bağımsız Azerbaycan kuruldu. Rusya tarafından işgal edilen Azerbaycan’ın bağımsızlığı iki yıl kadar sürebilmiştir. O tarihten 1991 yılına kadar hep esaret altında yaşadık ve ümidimiz bağımsız Türkiye Devleti oldu. Siz olmasaydınız bizim bağımsızlık ümitlerimiz bu kadar uzun süremeyebilirdi. Anadolu Türkleri kendilerine Kafkas İslam orduları adı altında Enver Paşa’nın amcası Nuri Paşa önderliğinde yardıma geldiklerinde, ‘Çırpınırdı Karadeniz’ şiiri Ahmet Cevatoğlu tarafından kaleme alınmıştır. Ve sonraki yıllarda Ahmet Cevatoğlu bu şiirinden dolayı öldürülmüştür. O şiirde “Vefalı Türk geldi yine, selam Türk’ün bayrağına” mısraları vardır. Türk her daim vefalı olmuştur. Türk her daim öz gardaşının yardımına koşmuştur. İşte bizleri de Batı Trakya Türklerini de ayakta tutan bu ümittir.
ERMENİSTAN TOPRAKLARI DİYE BİR ŞEY YOK
Ruslar her daim işlerini Ermenilerin eliyle yapmış idiler. Ermenistan toprakları diye bir şey Birinci Dünya Savaşı sonuna kadar yoktu, orada “Revan Türk Hanlığı” var idi. 1828 Türkmençay anlaşması İran’lılarla Ruslar arasında yapılmış ve Azerbaycan’ın kuzeyi Ruslara güneyi de İran’a bırakılmış. Kuzey Azerbaycan işgal edildikten sonra bu yerler Anadolu’dan gelen Ermenilere Bolşevikler tarafından yurt edindirildi. Bu işgalde yalnız Bakü’de 30 bin Türk öldürüldü. 31.03.1918 tarihi, 1998 yılında Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı tarafından Türklere Ermeniler tarafından yapılan soykırım olarak kabul edilmiştir. Bugün Ermenistan’da ise bir tek Türk yoktur. Ama gerek Türkiye’de olsun gerek Azerbaycan’da olsun birçok Ermeni yurttaş vardır. Türkiye’de isteyen istediği gibi “Türkler Ermenileri katletti soykırım yaptı.” diyebilmektedir. Ermenistan’da ise bu sözü söyleyen değil Türk, herhangi bir şahsın yaşaması mümkün değildir. Bu da kimin daha demokratik kimin daha vicdan sahibi olduğunu ortaya koymaktadır
RUSYA TÜRK İLLERİNİN DİLİNİ KİRİL ALFABESİNE ÇEVİRDİ
Halilova, bir şeyin çok iyi bilinmesinin lazım geldiğini, bizleri birbirimizden ayırmak için her türlü fitne ocaklarının her zaman çalışacağını, bu sebeple uyanık olmamız gerektiğini, 1925 yılında Rusların zorlamasıyla Arap Alfabesinden Latin alfabesine geçmek zorunda kaldıklarını, büyük önder ******’ün kardeşleriyle dil köprüsünün yıkılmaması için 1928 yılında yeni cumhuriyetin alfabesini Latin alfabesine döndürdüğünü, buna mukabil Ruslar’ın da bu bağı koparmak için bir gecede tüm Türk İllerinin dilini Kiril Alfabesine çevirdiklerini, bugün de Türkiye ve Azerbaycan arasındaki kardeşlik bağlarının zedelenmesi için gerek içerden gerekse dışardan her türlü oyunun oynanmakta olduğunu sözlerine ekledi.
MÜCADELEYE BAŞLAYAN DARAĞACINI GÖZE ALMALI
Halilova sohbeti’ne rahmetli Ebulfez ELÇİBEY’i anarak devam etti: “Elçibey’le birlikte eşim gizli bir teşkilatla bağımsızlık mücadelesini başlattı. Bundan haberdar olan Ruslar, Elçibey’i eşimi ve beni gözaltına aldılar. Elçibey suçu üzerine alarak serbest kalmamızı sağladı. Kendisi ise her türlü işkenceye maruz kaldı. O yıllarda sokakta eşimle dolaşırken insanlar bize selam vermekten korkarlardı. Akşam hava karardığında yanımıza gelir bizimle olduklarını belirtirlerdi. Mücadele etmek vatan sahibi olmak kolay değildir. Mücadeleye başlayan bir insan her şeyden önce “selam darağacı” diyerek yola çıkmalıdır. 1988 yılında biz meydanlara çıktık. Ermeniler o sırada Moskova’da “Karabağ bizimdir.” diyorlardı. Bu gücü kimden almışlardı. Bu gücü onlara Gorbaçov vermişti. ASALA 1985’de Gorbaçov’u Rusya Komünist Partisi’nin başına getirdi. Gorbaçov da diyeti böyle ödüyordu. Biz buna seyirci kalamazdık. Ve biz de canımız pahasına sokaklara döküldük.”
Halilova 1992 yılında Hocalı’da bir gecede Rusya’nın desteğiyle Ermeniler’in soykırım yaptığını, çocukların başının kesildiğini, hamile kadınların karınlarından bebeklerin çıkartıldığını, yaşlı amcaların kafa derilerinin yüzüldüğünü ve bunların hepsinin fotoğraf ve kameralarla tespit edildiğini, ancak buna rağmen dünyanın bu soykırıma sessiz kaldığını ve halen de sessiz kalmaya devam ederek sözde Ermeni soykırımı denen saçmalığı önümüze getirdiklerini ifade etti.
RUSYA İNTİKAMINI ELÇİBEY’İ DEVİREREK ALDI
Prof. Dr. Halilova; 1990 yılında “Karabağ namusumuzdur” diyerek sokaklara çıktıklarında Rusya’nın Bakü’ye girmek için bahane aradığını, bunu da sözde Ermeniler öldürülüyor yalanıyla başardığını ve tanklarla Bakü’ye girdiğini, o gün kendisinin başında bulunduğu kadın taburları önderliğinde bir milyon Azerbaycan Türk’ünün sokaklara dökülerek çıplak elleriyle tanklara karşı durduğunu, Elçibey’i iktidara getirerek Rus silahlı kuvvetlerini en kısa zamanda ülkelerinden çıkarttıklarını, Rusya’nınsa bunun intikamını Elçibey’i devirerek aldığını ifade eden Halilova; Elçibey’in ölünceye kadar Türk Milletinin kardeşliği için uğraştığını, iktidarların gelip geçici olduğunu, daim olanın halk olduğunu, önemli olanın Azerbaycan Türk Halkı ile Anadolu Türk halkının birbirine kırılmaması ve hep sevgiyle dolu olması gerektiğini söyleyerek sözlerini tamamladı.