Fıkralar
Cezaevi
Üç mahkum cezaevi yolundadır. Her birine, hapiste geçirecekleri günler için bir eşya getirilmesine izin verilmiştir. Otobüste, biri diğerine döner ve sorar: Eeee sen ne getirdin? ” Diğer mahkum bir boya kutusu çıkarır ve onunla her şeyi boyayabileceğini söyler. İkinci mahkum bir deste iskambil kağıdı çıkarır ve “Bunlarla poker oynayabilir, fal bakabilir veya herhangi bir kağıt oyunu oynayabilirim.” Üçüncü mahkuma merakla sorarlar: “Sen ne getirdin? ” Üçüncü mahkum bir kutu çıkarır ve gülerek: “Bu orkidleri getirdim...” der. Diğer iki mahkumun kafası karışmıştır. Merakla sorarlar: “Bunlarla ne yapabilirsin ki? ' Adam sırıtır ve elindeki kutuyu göstererek, “Kutuda yazdığına göre, bunlarla ata binebilir, yüzmeye gidebilir, hatta paten kayabilirmişim! ..”
El arabası
İnşaat sahasındaki güçlü genç bir adam, herkesi yenebileceğini söyleyip böbürleniyordu. Yaşlı işçilerden biriyle durmadan dalga geçiyordu. İhtiyarın canına tak etti ve “Pekala seninle haftalık maaşıma iddiaya giriyorum. Şu karşıdaki ek binaya el arabasıyla öyle bir şey götüreceğim ki sen onu el arabasıyla geri getiremeyeceksin. Var mısın? ’ dedi. “Tamam ihtiyar...” dedi yükseklerde gezen genç, “... bakalım n’apacaksın? ” Yaşlı adam biraz sonra el arabasını getirdi ve eliyle işaret ederek “Tamam, ha’di bin arabaya! ..”
Haber
Gardiyan kürek mahkumlarına bağırır; “Size bir iyi bir de kötü haberim var... Önce iyi haber; 15 dakika dinlenin, kürek çekmeyin. Şimdi de kötü haber; 15 dakika sonra kaptan su kayağı yapmak istiyor! ..
Kıl
Kurum yemekhanesinde bir memur tabldotun köşesine bir adet kılla ahçıya geldi ve “Bak yemeğimden kıl çıktı! ” dedi. Ahçı on parmağını memura göstererek, “Bak bu parmaklarım yüzük doluydu. Hepsi kayboldu. Hiç getiren olmadı! Bir kıl buldunuz hemen getiriyorsunuz! ..”
Şurup
Eczacı, yandaki bakkalın çırağını çağırıp '5 dakika dükkana göz kulak ol, hemen döneceğim...' der ve çıkar. 5 dakika sonra döndüğünde, 'Gelen giden oldu mu? ' diye sorar. Çırak, 'Bir adam geldi ve öksürük ilacı istedi, ben de şu kırmızı kutulardan verdim.' deyince eczacı telaş eder 'Büyük kırmızı kutular müshil, küçük kırmızı kutular öksürük şurubu... Hangisinden verdin? ' der. Çocuk hatırlamayınca, eczacı adamın ne tarafa gittiğini sorar ve dükkandan fırlar. Az ileride bir ağaca sarılmış, tarife uygun bir adam görünce yaklaşıp sorar.
- Beyefendi, az önce eczaneden öksürük ilacı aldınız mı?
- Evet...
- Peki öksürüğünüz devam ediyor mu?
- Cesaretimi toplayabilsem öksüreceğim ama...
Mafya babası
Mafya babası sevgilisinin evine gidecek... Kadın evli... Adamlarına diyor ki, “Gidin bir bez ayarlayın, pencerenin altında açın... Kadının kocası aniden gelirse pencereden atlayacağım.” Adamları “Başüstüne! ” deyip gidiyorlar. Bir süre sonra kapı çalıyor, patron paldır küldür pencereden aşağı atlıyor.GÜMMMMMMMM! ! ! ! ! ! ! ! Kadın gidiyor kapıyı açıyor.. Kapıdaki patronun adamlarından biridir. Kadın “Hayrola? ” diye sorunca, adam, “Patrona söyler misiniz, bez bulamadık da! ..”
Afrikalı yerli
İngiliz lordu gezmek için Afrika’ya gitmiş. Niyeti en otantik, en bakir yerleri gezip dolaşmak, kara kıtayı bir turist gibi değil, bir serüven adamı gibi keşfetmek. Lordu tutup, ilkel kabilelerin yaşadığı medeniyetten uzak bir yere götürmüşler. Adam rehberi ve bir kaç muhafız ile yerli köylerini dolaşmaya başlamış. Saz kulübelerden oluşan bir köye rastlamış. Köyü dolaşmış, insanlara bakmış. Köyün öbür ucunda, açık araziye bakan bir yerde çıplak bir zenciyi kütükten bir tamtamın başında görmüş. Bakmış ki adam elindeki ağaçtan tokmağı biteviye kütüğe vuruyor. Dikilmiş başına, “Neden tamtam çalıyorsun? ” diye sormuş. Yerli kütüğe vurmayı kesmeden cevap vermiş, “Köyümüz susuz kaldı. Onun için çalıyorum.” İngiliz elindeki pipoyu ağzına götürüp bir nefes çekerken, bilgiç bilgiç gülümsemiş, “Yani mevsim kurak geçti, nehirler kurudu. Su kalmadı. Sen de tamtam çalıp ruhları yardıma çağırıyorsun. Aklın sıra dua ile yağmur yağdıracaksın öyle mi? ” Yerli tamtamını çalmayı sürdürürken, bilgiçlik taslayan İngiliz’e şöyle bir yan bakış fırlatmış, “Hiç alakası yok! ” demiş. “Ben yandaki köyden tesisatçıyı çağırıyorum! ..”
Bir gün timarhane görevlilerinden biri bahçede gezerken iki deli görmüs. Bakmis ki delinin biri agacin üstünde; biri ise agacin altinda. Ikisi de bir seyler yapiyormus. Asagidakine sormus:
- 'Yukaridaki ne yapiyor? '
- 'Su yukaridaki mi? Sen buna bakma, salak iste. Ceviz agacindan armut toplamaya çalisiyor.'
- 'Peki ya sen burada ne yapiyorsun? '
- 'Ben de düsen çilekleri topluyorum.'
Maç tüm heyecaniyla devam etmektedir... Hakemin kararlarindan memnun
olmayan bir seyirci var gücüyle bagirir;
- Hakeeeem! ! ! Kizgin demirin soguk tarafi sana saplansııınnn...! ! ! !
Adamin hemen yaninda oturan diger bir seyirci merakla sorar;
- Neden soguk tarafi? Adam pis pis gülerek yanitlar;
- Kimse tutup çikaramasin diye......!
Baba Olacağım da..!
Diğer Fıkralar
- Çok feci görünüyorsun.. Bir sorunun mu var? ..
- Baba olacağım da..
- Ama bu harika bir haber..
- Yahu neresi harika? .. Karıma nasıl anlatıcammm..!
' Çocuklar Senin..! '
Karıkoca farklı vardiyalarda çalışıyor, işlerine giderken evin devamlılığını sağlamak için ancak birbirlerine yazılı not bırakıp haberleşebiliyorlar..
Kadın bir not bırakmış.. '11'de doktor randevum var.. Çocuklar senin..! '
Ertesi sabah kadın komidinin üzerinde şu notu bulmuş; 'Çok rahatladım.. İkisinin de mavi gözlü olması yıllardır beynimi kemiriyordu! '
Kaza Yaparsan..
Adamcağız yıllar sonra zar zor para biriktirip bir araba almış.. Şöforlüğü son derece kötü olan karısı bir kaç yüz metre ilerdeki markete gitmek için anahtarı isteyince,
- 'Boşver aşkım..' demiş adam, 'Allah korusun şimdi kaza yapsan yarın gazetelerde isminin yanına parantez içerisinde yaşını da yazarlar! '
________________________________________